Korku, kaygı ve haset arasında...
![]()
Batı’yla ilişkilerin geliştirilmesini isteyen Rusların sayısında ciddi bir artış var. Ancak kamuoyu araştırmasının ortaya çıkardığı bu sonuç, Rus halkında köklü bir yer edinen Batı karşıtlığının bitmesi anlamına gelmiyor. The Moscow Times’tan Daria Litvinova’nın haberi:
Yapılan anketin sonucu, dışarıdan bakıldığında alışılmadık ölçüde keyif vericiydi: Rusların yüzde 71’i artık Batı’yla ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkileri geliştirmek istiyor.
Anketi düzenleyen Levada Center’a göre, Batı’yla ilişkilerin geliştirilmesine olumlu bakanların sayısında büyük bir artış var. Aynı soruya 2015 Temmuz’unda olumlu cevap verenlerin oranı sadece yüzde 50 idi. Çıkan sonuç, karşılıklı korku ve nefret dönemi yavaş ama emin adımlarla sona yaklaşıyor.
Ne var ki, işler görüldüğü kadar basit değil. Uzun yıllar Rusya’nın düşmanı olan Batı’ya yönelik güvensizlik ve hatta korku, aslında ortadan kalkmış değil. 2000’lerin ortalarında Rus toplumuna yerleşen ve Ukrayna krizi ile daha sonrasında Rusya’nın tecridinin ardından beklenmedik ölçüde artan Amerikan karşıtlığı, kısa sürede ortadan kalkacak gibi görünmüyor.
Ruslar, özellikle “kendi adamları” Trump’ın başkan seçilmesinden sonra ABD ve AB ile ilişkileri geliştirmeye hazır görünüyorlar. Ama ne yapmaları gerektiğini gerçekten biliyorlar mı ve bunun için çaba harcamaya ne kadar hazırlar?
Algı
Levada’nın sosyologlarından Denis Volkov, The Moscow Times’a yaptığı açıklamada, temelde toplumun her zaman için Batı’yla işbirliğine ve ilişkileri geliştirmeye istekli olduğunu söyledi: “Medyanın sunduğu mantığa göre ‘biz işbirliği istiyoruz, ama onlar –Batı-istemiyor’, ve kamuoyu da bu görüşe kolayca katılıyor, çünkü bu yaklaşım kendi sorumluluklarını ortadan kaldırıyor.”
Aynı mantık –“biz iyiyiz, onlar kötü”- Amerikan karşıtlığı için de geçerli.
Ancak Rusların bir diğer temel algısı da, NATO’nun Rusya’ya doğrudan bir tehdit olduğu yönünde… NATO öcüsü, on yıllar boyunca kamuoyunda egemenliğini sürdürdü.
Kırım’ın ilhakından, hatta Putin’in göreve gelmesinden önce de vardı.
Levada’nın son anketine göre, halkın yüzde 57’si hala Rusya’nın NATO’dan korkması için nedenler olduğuna inanıyor. Bu düzeydeki güvensizlik, büyük bir kısmı Kremlin tarafından kontrol edilen Rus basını tarafından da düzenli olarak abartılıyor. Volkov, “Televizyonun etkisi çok büyük. Rusların önemli bir kısmı için, tamamen güvenmeseler bile, televizyon hala en önemli bilgi kaynağı” diyor.
Toplamda, her iki Rus’tan biri, Batı’ya olumsuz bakıyor. Levada ekibinin bir diğer sosyologu Karina Pipiya “Genel algı, Kırım ve Suriye olaylarından önce pozitifti. Ama şimdi o noktadan çok uzak” diyor.
Haset
Ogoniok dergisinin kültür editörü Andrei Arkhangelsky, devlet ve Kremlin yanlısı haber radyolarını yakından izliyor. Ona göre, bir başka ilgilnç eğilim de ulusal “hasetlik”.
The Moscow Times’a konuşan Arkhangelsky, “Kremlin’in siyasi uzmanları kendilerini çok iyi hissediyor: Trump’ın zaferinin sadece ABD’yi değil, Avrupa’yı da cezalandırdığını düşünüyorlar. Batı’nın Sovyetler Birliği’ni yıkıma sürüklediğine ikna olan dinleyiciler, artık Batı’nın da çökmek üzere olduğuna inanıyorlar” dedi.
Arkhnagelsky’ye göre, “sıradan insanlar” ifadesi propagandanın yeni unsuru haline geldi: “Yaygın olan söyleme bakarsak, ‘sıradan Amerikalılar Trump’ı seçti. ‘Sıradan İngilizler” egemenliği tercih etti ve şimdi Fransa’da “sıradan insanlar’ Putin’in arkadaşı olan Fillon’u seçmek üzereler. ‘Sıradan’ Batılılar dünyanın ters bir yöne gittiğini giderek daha fazla fark ediyor… Ve bu mantık, böyle devam ediyor”.
Değişmeyecek tek şey ise, Rusya’nın kendisi.
Arkhangelsky’ye göre, “Rusya’nın haklılığı şüphe edilecek bir konu değil. Bütün dünya yıkılırken, Rusya Batı’ya karşı yeni bir gerçek üstü zaferini kutlayacak ve böylece ülke içinde bir değişim için hiçbir zaman bir dürtü olmayacak.”
1/12/2016
Реклама